DÜNYA'DA KALMAK MARS'A GİTMEKTEN DAHA KOLAY
- cearthflike
- Jul 2, 2021
- 4 min read
''Aklından neler geçiyor?''

Facebook'un durum güncelleme kutucuğu aracılığı ile bana sorduğu soru. Aklımdan neler geçmiyor ki? Mesela NASA'nın Mars'a insan gönderme projesi ile Ay'a giden Neil Armstrong söylediği şu söz
''Bu benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım''
Ne de tiyatral bir cümle değil mi? Sözüm ona yeryüzüne indiğinde gazeteciler bu cümle hakkında soruyu sorduğunda önceden hiç düşünmediğini ve anlık kurduğu bir cümle olduğunu beyan etmişti. (Tabi yerseniz) Dünya üzerinde Amerikalıların eline su dökemeyeceğim çok konu var mesela filmler. Film sektörü çok gelişmiş durumda, ölüyü bile oynatabiliyorlar. Ay'a gitmeyi kurgulamak o kadar da zor değil. Dönemin iki süper gücü olan Sovyet Rusya ve Amerika'nın sidik yarışı sonucunda Amerika çok sayıda başarısız denemenin ardından Rusların üstünlüğünü kabul etmek yerine sahte bir gidiş tasarladı. Ruslar o dönemlerde uzaya ilk uyduyu, ilk köpeği ve ilk insanı başarıyla gönderdiler bunun altında hızlıca ezilip uluslar arası medyada alay konusu oluyorlardı. Kendi teknolojisini ve üstünlüğünü kanıtlamak adına Rusları ve Dünya'yı susturacak bir halt yapmalı ve Ay'a insan göndermeliydiler. Diğer bir boyutu ise nükleer başlıkları en uzak mesafeye gönderme olayı ile soğuk savaşın psikolojik boyutunda öne geçmek. Ekonomik anlamda da Rusların uzun yıllar boyunca yapamayacağı bir olaya bütün kaynaklarını ayırtıp onları yerinde saydırırken kendileri başka alanlarda rakipsiz olmasını sağlamak.
Kısacası diyorum ki Amerika Rusya'ya dedi ki aha ben Ay'a çıktım sıkıysa sen de çık. Aslın hiç çıkmadığı için Ruslar saf saf çıkmaya çalışarak battı.
Facebook'un sorduğu soruya vereceğim ilk yanıt bu ve hala asıl anlatmak istediğime değinmedim. Madem konuya uzaydan girdik oradan devam edelim. Geçenlerde hepinizin malumu popüler bir olay yaşandı. Mars'a insan gönderme olayı. İnsanoğlu yaşayabileceği ikinci bir gezegen arıyor. Çünkü Dünya atmosferindeki zehirli gazlar hızlıca artıyor, sıcaklık yükseliyor doğal olarak yaşamı destekleyen unsurları tehdit ediyor. Bu haberi okuyan toplumun çoğunluğu olan biz dallamalar hemen Mars'ta nasıl yaşanması gerektiğini düşünüp ''Ben olsam ne yapardım acaba?'' gibisinden sorularla hayal dünyasına dalıyor. İşte o kadar gerzek bir türüz ki ilgilenmemiz gereken esas konun Dünya'nın sonunun geldiği gerçeği olduğunu bile fark etmiyoruz. Gezegen alarm vereli çok oluyor. Nüfus patlama eşiğinde. Dan Brown'un son kitabı İnferno yada Türkçe karşılığı Cehennem romanında değindiği ve kötü adam olarak adlandırdığı kişinin felsefesi olan insanın çoğalarak kendi sonunu getirdiği teorisi. Filmi de çıktı daha detaylı olarak izleyip bir fikir edinebilirsiniz. İzleyenleriniz de izlerken keyif almıştır ama olayı bizim gerçeklerle iliştireceğim bu yazıda keyfi kaçabilir...
James Van Allen diye bir bilim adamı 1958 yılında kendi isminin verileceği bir şey keşfetti. Van Allen radyasyon kuşağı. Bu kuşak Dünyamızı yer yönden çevreliyor. Bir nevi bizi karantinaya almış gibi. Çok yüksek bir radyasyon miktarı vardır. Bildiğiniz gibi radyoaktif demem ışın demek ve bu radyoaktif zımbırtı çok az maddenin içinden geçemiyor. Mesela kurşun. Fakat kurşun kaptı bir uzay mekiği yapmak o mekiği çok ağırlaştıracağından kalkışta acayip problem yaratır. Yazının başında değindiğim Ay'a gitme yalanını kanıtlamak için kullanılan bir kanıttır bu radyasyon kuşağı. Fakat NASA yine yersen adı altında bir açıklama yapmıştı. Onların dediğine göre bu devasa kuşağı o kadar hızlı geçmişler ki astronotlar Ay'a giderken çok az etkilenmiş falan da filan. Tabi yerseniz dediğim gibi. Geçenlerde NASA'nın Mars'a gidecek olan ekibi Van Allen kuşağını nasıl geçecekleri konusunda araştırmalar yaptıklarını söyledikleri bir bilgilendirme videosuna denk geldim. Yani 1969 yılında Ay'a gitmeyi başarmış NASA hala aynı sorun üstünde çalışıyor...
Konular arasında elimden geldiğince bağı koparmamaya çalışıyorum. Çünkü benim sıçramalarım kopmanıza neden olabiliyor. Hazır hala uzaydayken Venüs ve Mars hakkındaki kısa fikirlerimi de yazayım. Çoğunuzun malumudur insanoğlu uzak yıldızlar etrafında Dünya benzeri gezegenler arıyor. Yaşam oluşma ihtimali olan gezegenlerde aranan en önemli kriter güneşlerine olan uzaklıktır. Bu alana Yaşanabilir Bölge adı verilir. Çünkü bu mesafe alanda su sıvı olarak bulunabilir. Asıl şok ise hem Venüs'ün hem de Mars'ın Yaşanabilir Bölge dediğimiz alanda olmasıdır. Şu an iki gezegende de yaşam yok diyorlar ve bu yetmezmiş gibi başka yıldızlarda uygun gezegen arıyorlar. Ben aramayın demiyorum elbette arayın ama bir de şunu okuyarak arayın...
''Göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendi katından buyruğunuza vermiştir. Düşünen bir topluluk için elbette bunda ibretler vardır.''
Casiye suresi 13. Ayet
Burayı da bağladığıma göre kaotik kafamın içinde dolanan bu yazı düzen kazanmaya başladı. Ya da fazla uzamasın sadede geleyim. Mars görevi falan tıraş. Topluma yanıltıcı bir yem attılar. Bunu kim planlıyor, esas beyin kim bilmiyorum. Belki İllüminati'dir belki adını duymadığımız başka bir örgüt. Veya Deccal'in ordusu. Kaçıkça gelebilir inanmayabilirsiniz ama size şunu söyleyeyim. Yeni bir gezegen bulup yerleşmek çok ama çok uzak bir çözüm. Neden bu kadar imkansız bir göreve insanoğlu umut bağlasın? Var olan gezegeni gereksiz ve niteliksiz nüfustan temizlemek çok daha kolay. Peki bunun için ne yapmalı? Ortadoğu'da mezhep savaşları çıkartmalı. Salgın hastalıklar yaymalı ve en son olarak 3. Dünya savaşı çıkartarak nüfusu kabul edilebilir seviyeye indirmeli.
Aaa yazdıklarım ne kadar da günümüzdeki tabloyu anlatıyor değil mi? İnsanların bütün değer yargılarını kullanıyorlar. Milliyetçiyi milli duygularından, Dindarı dininden, ezileni ezenle, ezeni ezdiği konusunda haklı olduğuna ikna ederek. Yani biz dallamalar her gün kahve köşesinde birilerinin kurguladığı bu tiyatroda diğerleri suçlayarak kendimizi yok ediyoruz. İnanın bana ben ve siz dahil hepimiz salağız. Ek olarak size kıs bir bilgi vereyim. Bu kısmı doğrudan wikipedia denen zımbırtıdan alıntılıyorum.
------------------------------------------------------
Georgia Guidestones,
ABD'nin Georgia eyaletinin Elbert County şehrinde bulunan bir anıttır. 1979 yılında inşa edilmiştir. Kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
6 granit taştan oluşan anıtın yüzeylerinde, 8 modern dil ve 4 antik dilde yazılmış 10 ilke bulunur. 4 granit taş birbirine ayrı yönlere bakarken ortalarındaki ince bir granit sütun tepeye yerleştirilmiş kapağı tutar. 5.47 metre yüksekliğindeki yapının toplam ağırlığı yaklaşık 108 tondur
10 İLKE
, yapının dört büyük parçasının yüzeylerine İngilizce, Rusça, Arapça, İspanyolca, Çince, Hintçe, İbranice ve Swahi dilinde kazınmıştır. İlkelerin birincisinde "İnsan nüfusunu 500 milyonun altında, doğayla değişmeyen bir dengede olacak şekilde sabit tut" yazar. Sonuncusu ise "Dünyanın kanseri olma, doğaya yer bırak"tır.
En üstte bulunan kapak taşının üzerindeyse, saat yönüyle Babil, Antik Yunan, Eski Mısır, Sanskritçe dillerinde aynı ilkeler yazar.
-----------------------------------------------------
Elbette ki bütün bu yazdıklarıma ''Komplo teorisi işte, kaçık herif kaptırmış '' da diyebilirsiniz.
Comments