top of page

UZUN YAŞAMIN SIRRI; UZUN VADELİ DÜŞÜNMEMEK (STRES)

  • cearthflike
  • Jun 8, 2021
  • 4 min read



Eeee ahali, görüşmeyeli nasılsınız? Biliyorum, biliyorum cevap veremezsiniz. Çünkü siz yoksunuz. Yoksunuz derken yani şuan yoksunuz. Bu nedenle ben yazarken siz, siz okurken ben cevap veremeyeceğim. Zamanda böyle mühürlenecek ömrümüzün bu etabı…


Zamanı düşününce insan hemen hüzünleniyor. Şimdiki zamanı bir daha yaşayamayacak olmak, aynı tınıyı, ahengi rengi, zevki alamayacak olmak. Bir noktada alışkanlıklarımızın değişecek olması korkutur bizi. Diğer yandan kendini tekrar edemeyecek olan zamanı yitirmek bizi hüzünlü ve de stresli yaparken her şeyin hep olduğu gibi kendini tekrar etmesi de ayrı bir dert. Monoton yaşam diyoruz buna da. Her şey hep aynı şekilde gerçekleşiyormuş gibi olduğundan ötürü yılları, aylar geçiyormuşcasına algılarız. Yani zaman hızlı akar biz ise yavaş kalırız. Kendini tekrar eden ve de edemeyen her şey bizim için sorundur.


‘’Hey millet Brad Pitt efendinin yaşı 53 ‘’ desem. Muhtemelen ‘’Abi yavaş gözünü seveyim iki paragraf arasında milyon yıllık bir alakasızlık var!’’ diyecek genç arkadaşlarımız olacaktır ki sonuna kadar haklıdır. Ama efenim olay konuyla çok alakalı. Şimdi ilk paragraflarda aslında inceden inceye çok güzel şekilde konuya giriş yaptım. ‘’ Geçen zaman’’ peki bu geçen zamanın en büyük kanıtı bizim için nedir? Saçlarda ak, göz çevresinde kırışıklık, büzüşen kaslar. Bla bla bla. Biz zamanı doğduğumuz andan itibaren tükeniş olarak algılayan bir türüz. Ömrü uzun, aklı potansiyelli ama kullanılmayan ziyan bir tür…


Şimdi efenim konuyu anlatırken ki sıçrayışlarım Uzay Yolu dizisindeki uzay taşıtlarının sıçrayışlarıyla yarışıyor olacak ama idare edin. Çünkü şimdi de sizi hayvanlar alemine götüreceğim. Stanford Üniversitesi nörobiyologu Robert Sapolsky ‘i tanır mısınız? ALLAH sizi inandırsın orijinal bir adam. Ben de tanımazdım ama yaptığı bir çalışmayı öğrenince adama saygı duydum. Bu araştırmacı bilim insanı hayatının son 30 küsur yılını ‘’Stres’’ denen olayı anlamak için harcamış. Bu harcadığı süre insanlık adına faydalı olacak bulguları hayvanların hiyerarşisinden ortaya çıkartmış. Bizim bu sakalı ve tontiş yüzlü aynı zamanda kaslı bilim insanı gür sakal ve saç karışımı ile mağara adamı gibi görünür. Yılın her birkaç haftasını evinden 18 bin kilometre uzakta, doğu Afrika’da, Kenya’da sınırları içinde bulunan Masai Mara adındaki koruma bölgesinde geçirir. Bu kadar uzağa kendiyle birlikte seyyar laboratuarını da getirir. Afrika’ya ilk gelişinin nedeni tamamen önsezidir. İnsan olmayan canlıların üzerindeki stres etkisine bakım insanlar üzerindeki etkisini gözlemlemek…


Babunlar (bir maymun türü) üzerine en uygun araştırmayı yapacağına kanaat getirmiş. Babunlar her gün beslenmek için sadece 3 saat harcar, geriye kalan bütün vakitleri boş. Peki bu boşluk neye mi sebep olur? Kendi türüyle bolca etkileşime geçmesine. Yani tıpkı insanlar gibi kendi türünden kaynaklı bir stres ortamı vardır.


Stres nedir? Diye sorsam eminim çoğunuz ‘’Hüzünlenmek, öfkelenmek, çok düşünmek sonucunda Yaprak Dökümü adlı dizideki baba karakterinin binlerce defa kalp krizi geçirdiği sahneyi tasvir eden şeyler anlatırsınız. Stres aslında iyi bir şeydir. Dediğim anda sizler hep bir ağızdan ‘’Aha sonunda sıyırdı’’ diye bilirsiniz. Ama durun arkadaş, tamam normal olmadığımı biliyorum da bir şey biliyoruz da söylüyoruz. Canlılar stres altındayken temel işlevler doku yenilenmesinden daha önemlidir.





Bir nevi ‘’ Kaptan kara delikten kurtulmamız için motorlara ek güç gerek. Hayati olmayan bölümlere giden gücü kesip motor dairesine yönlendiriyorum.’’ Demektir. Akciğerler kan dolaşımına büyük miktarda oksijen pompalamak için iki kat fazla çalışır. Kalp ise kaslar derhal tepki vermesi için akciğerlerin aldığı oksijen dolu kanı hızla pompalamaya başlar. Daha fazla detaylandırmanın anlamı yok. Anladınız değil mi ?


Yani doğada hayatta kalmamızı sağlayacak olan stres aslında iyi bir şeydi. Ama modern yaşam söz konusu olunca stres tamamen başa bela oldu. Psikolojik temelli stres vücudun bazı özelliklerini kapatmamıza yol açar. Kısa vadede hayati olmayan bu zımbırtı uzun vadede hayatımızı tehlikeye atar. Trafikte stres yapınca vücudumuz stres hormonlarıyla dolar, stres etkisini kapatmayı bilmediğimizden beden olması gerektiğinden eksik ve baskı altında çalışırken kendini yıpratır. Ölüm kalım meselesi yokken sıradan bir süreci sanki ölüm kalımmış süreci gibi yaşarız. Bir zebranın aslandan kaçarkenki halini arabanın koltuğunda oturup yaşadığımızı düşünün. Garip olan ne biliyor musunuz? Zamanla stres etkisi stresin kaynağından çok daha fazla zarar vermeye başlar. Karıncayı çok kafaya takarsanız fil etkisi yapar hesabı. Diğer bir yandan stres ‘’uyarılma’’dır. Yani yaşadığınızı hissettirir. Paraşütle atlama, spor yapma, çılgınlık yapmak, evlenmek hep bilinçli stres ve uyarılmadır. Bu gibi uyarılmalar iyidir ve bazen ihtiyaçtır. Buna doğru streste diyebiliriz.



Bizim bilim adamı Robert’te geri dönersek Babunlarda gördüğü hiyerarşi ile insanlarınki ile aynıydı. Sorumluluk arttıkça, stres miktarı artıyordu. Baskın olan alfa Babunlarının kan örneklerinde stres hormonları neredeyse yoktu. Ama sosyal statüde aşağıda olan diğer babunların kanında fazlaca stres bulunuyordu. Yani tepede oldukça daha az stresin oluyor ve daha mutlu oluyordun. Brad Pitt örneği çaktın mı? Peki bu stresin başka ne etkileri var? Diye soruyorum. Ülserle stresin alakası var ama sanıldığı gibi değil. Ülserin nedeni bir bakteri bu bakteri çoğalınca oluyor. Ama insan bağışıklık sistemi bu bakteri ile baş edecek kadar yeterli? Fakat stresliyken bağışıklık sistemi kapatılıyor gibi bir şey, kalp krizi de stresle alakalı. Sürekli stresli olan birinin damarları genişlerken damar sertleşmesi de yaşar. Nedeni ise stres hormonlarının damar kanalarına yapışmasıdır. Sürekli stres, sürekli hormon demek olduğundan damar tıkanacak kadar daralabilir. Stres aynı devam edince akciğerler bolca oksijen alır kap de bolca kan pompalamaya kalınca damarlar yetmezse ne oluyor.


‘’ Kaptan geminin ana hatlarında arıza meydana geldi. Kara haber tez duyulur, kara deliğe giriyoruz, bahtımız karaymış’’ gibisinden bolca saçma sapan kelime oyunu yaptıktan sonra stresin neden bu kadar etkili olduğunu anlatmayı başarmış olduğumu umuyorum. Bitti mi? Biter mi? Stres beyin hücrelerini öldüren bir etkiye sahiptir. Beyniniz küçüldükçe göbeğiniz büyür. Stresin kromozomların uçarlının bozulmasını etkileyen Telomer adlı koruyucu bir yapı vardır. Yaşlandıkça bu telomerler azalır. İşte bomba burada başlıyor. Stres hormonları genetik yapımızın bir nevi koruyucusu olan telomerleri hızla azalmasına neden olur. Yani stres sizi hızlıca yaşlandırır. Durun durun daha bitmedi.



Robert Sapolsky’in 30 küsur yıl evvel gözlemeye aldığı babun gurubunda yaşanan trajik bir olay bize mesaj gibi…



Bir gün bu babun gurubu acıkır ve bir otelin çöplüğüne giderler. Orada et vardır ve eti baskın kavgacı babunlar yer. Yani statüsü yüksek olanlar. Sonra bu etin tüberkülozlu et olduğu anlaşılır. Ölen babunlar hepsi baskın olanlardı. Bir anda gurubun zorbaları ölünce babun toplumunda kültür değişir. Baskın erkekler tarafından sindirilmiş olan diğer erkekler kadınlara daha iyi davranır ve diğer erkeklere. Babunların ömrü uzar, yapıları çok güzelleşir. Şiddete yatkın olmayan sevgi pıtırcıkları olurlar. Görebiliyor musunuz? Üst kademedekiler nasıl da ömrünüzü tüketip uzun yaşıyor ? Sevgi ve iyiliğin etkisini görüyor musunuz? Birbirine yardımcı oldukları için jenerasyonları değişti. Biz insanlar da başarır mıyız acep ?


Kim bilir…

Comments


Teşşekkürler

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

bottom of page